Salı, Nisan 06, 2010

Nefessiz

Attı kendini en kelimesiz gövdelerden dışarı,
Havada sis, havada pus.
Bu havaları sevdi yıllardır; güneşten kaçtı, kaçtıkça yakalandı,
Attı kendini son hesaplaşmasında; tepe taklak etti bir dünyayı.

Neden sonra duruldu; zamanı boğum boğum edip oturdu havada,
Altıncı kat mesafesinde, martı kanatlarını tutmayı denedi; beyaz avizelerdi kanatlarca...
Vazgeçti ölmekten; durdu düşündü.
Zira bir şey de bulamadı.

Tırmandı görünmez merdivenleri; ihtiyatlıydı.
Kendi balkonuna dek sürdü yolculuk; ter içinde, soluk soluğa.
Çekti sandalyeyi oturdu.
Sis yoğunlaştıkça kıstı gözlerini; bir şey arıyordu arkasında sislerin,

Yerin ve göğün sahiplerine seslendi; cevap alamadı.
Sisi nefesiyle dağıttı; ardında bir şey göremedi,
Canı sıkılmıştı; ölmek bile istemedi,
Ve uyudu teninden kanı söküp mermere dönünceye dek...

Hiç yorum yok:

Nexus

İstanbul, Türkiye
Söyleceklerim olmaya devam ettikçe burada olacağım.