Attı kendini en kelimesiz gövdelerden dışarı,
Havada sis, havada pus.
Bu havaları sevdi yıllardır; güneşten kaçtı, kaçtıkça yakalandı,
Attı kendini son hesaplaşmasında; tepe taklak etti bir dünyayı.
Neden sonra duruldu; zamanı boğum boğum edip oturdu havada,
Altıncı kat mesafesinde, martı kanatlarını tutmayı denedi; beyaz avizelerdi kanatlarca...
Vazgeçti ölmekten; durdu düşündü.
Zira bir şey de bulamadı.
Tırmandı görünmez merdivenleri; ihtiyatlıydı.
Kendi balkonuna dek sürdü yolculuk; ter içinde, soluk soluğa.
Çekti sandalyeyi oturdu.
Sis yoğunlaştıkça kıstı gözlerini; bir şey arıyordu arkasında sislerin,
Yerin ve göğün sahiplerine seslendi; cevap alamadı.
Sisi nefesiyle dağıttı; ardında bir şey göremedi,
Canı sıkılmıştı; ölmek bile istemedi,
Ve uyudu teninden kanı söküp mermere dönünceye dek...
Ne istediğimi biliyordum ama ona birden ulaşmak beni korkutmuştu. (III. 236)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Dünde Bıraktıklarım
-
►
2007
(28)
- ► Nisan 2007 (19)
- ► Temmuz 2007 (1)
-
►
2008
(115)
- ► Şubat 2008 (1)
- ► Mayıs 2008 (80)
-
►
2009
(33)
- ► Eylül 2009 (1)
-
▼
2010
(14)
- ▼ Nisan 2010 (2)
- ► Haziran 2010 (1)
- ► Eylül 2010 (1)
Nexus
- Eren
- İstanbul, Türkiye
- Söyleceklerim olmaya devam ettikçe burada olacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder