Ne istediğimi biliyordum ama ona birden ulaşmak beni korkutmuştu. (III. 236)
Cumartesi, Mayıs 17, 2008
Bir İnsan Varmış
Çok konuşan bir insan varmış,
Güzel, cicili kelimeleri varmış,
Ağzına da yakıştırırmış, etkilermiş
Miş, miş, miş...
Unutmadan söyleyelim,
Eleştirmeyi de severmiş,
Kafasında kalıpları varmış;
İlmi, deruni...
Ama unutmazmış da demeyi
Eleştirilerim kırmak için değil,
Seni geliştirmek için,
Unutulmamalıdır derim şimdi de ben
Naçizane fikirlerimle
Bir içsel sürecin sonucudur şiir,
Ele avuca sığmaz,
İster noktayla, ister virgülle,
Bir kaba sığmaz,
Ak dersin akmaz,
Sonra bir bakarsın sular seller,
Bir an gelir,
Kelimeler alır seni götürür,
Beklememeli insan mürekkebin damlamasını
Kan damlasının kalpteki hızına
Biraz da ilhamına bakar şiir,
Bazısı ilmi der, kural der,
Der de der,
Onu da anlarım,
Anlamak var, anlamak var,
Şiir yaşamımdır,
O yaşam ki, bir bana ait Bir ben...
Ancak ben yazarım,
Soğuk terle uyandığım kabusum
Güzel bir kızın dudaklarında sarhoşluğum
Bunları ben hissederim
Gönlümce yazarım
Ey şiirime gözleriyle eşlik eden
Orhan Veli'ye Nazım Hikmet'e diyebilir misin,
Olmamış şunu gözden geçir diye,
Hadi Allah'tan rahmet de
Bana da deme
Nasıl içsel süreçlerim işliyorsa
Baştan sona
Bırak içime sinmeyen
Karaladıklarım olsun hatalarım
Bırak haykırışlara sessizlik demeyi
Şimdi haykırmak zamanıysa
Haykırmalı insan
Bırak ne dediyse
Öyle haykırası gelmişse karışma
Bırak, bırak haykırsın
O zaman güzelleşir dünya
Özgürlüklerdir insanı insan yapan
Ben, eğer bensem
Her aldığım nefes
Kalbimin her atışı beni var eden
Satırlarım da benden
Her anımdan
Namütenahi bir süreçtir bu
İstesen de
Artık durduramazsın!
Susuzluktan Kurudu
Yaz başında
Açarken ilk yeşil yapraklarını
Kuru dallarından
Hayat buldu kuru bedeninden
Doyumsuzdu
Açsın istedi her biri
Kandan dahi kızıl
En derinden vuran aşkın alevi
Bakınca kızılına sararsın, solsun istedi,
Çok şey mi istedi
Bencillik içinde mi vardı
Bir yaz sabahı daha
Güneş doğudan doğdu
Bir gonca gül
Kızılın en, en, en...
İşte öyle olanından
Açtı!
Hayat durdu bir an sanki
Sektedi mi yoksa
Yoksa...
O sabah kuşlar ötmedi
Dalındaki örümcek ağ kurmadı
Sinek uçmadı
Bahçıvan görünmedi
Gülü sulamadı
Öyle bir renkti ki zaman
Durdu...
Öyle güzel açtı ki
Susuzluktan
Kurudu!
Günlerden Bir Gün
Dünyada ne günler yaşadım, nefes üstüne nefes
Biraz huzur dedim, kafes üstüne kafes
Dilimi konuşturayım dedim, üst üste prangalar
Gençlikten mi, kandan mı, vazgeçemiyorum
Söylemeden edemiyorum
Dünyada ne insanlar gördüm de gördüm,
Eksik gedik gördüm mü, söylemeden duramadım,
Bir nefes daha aldım, içimde ne varsa söyledim,
İnsanın diline nasıl kelepçeler vurulur
Nasıl susturulur, nasıl, anlatın bunu bana
Hayat ırmağının kıyısındayım,
Ellerimde yüzyılların asası,
Yüzyılların savaşları gözlerime serilmiş,
Krallar, başkanlar vesaire
Ölüp ölüp diriliyorlar
Sonra biraz huzur dedim
Cebimden bir ses geldi,
Hayaller ülkesinden bir bilet buldum
Üstünde adım rengarenk harflerle
Gel de gitme, gel de gitme
Ruhumda biraz solgunluk var sanki
Bir kırık aşkın batışı mı bu, hayallerim gibi
Elimi şıklatıp mavi alevler yaratsam da
Kılıcıma yeşil, mavi kanlar bulasam da
Olmuyor, kinimi atamıyorum
Derinlere inesim var,
Her yer çok karanlık
O ses ne, kim konuşan
Bu dünyada ne günler yaşadım
Şimdi ölmek zamanı sanırım.
Dünde Bıraktıklarım
-
►
2007
(28)
- ► Nisan 2007 (19)
- ► Temmuz 2007 (1)
-
▼
2008
(115)
- ► Şubat 2008 (1)
- ▼ Mayıs 2008 (80)
-
►
2009
(33)
- ► Eylül 2009 (1)
Nexus
- Eren
- İstanbul, Türkiye
- Söyleceklerim olmaya devam ettikçe burada olacağım.