Perşembe, Haziran 21, 2007

Lanet olsun aşka da sevgiye de
Yalan be dostum
Aşk dedikleri bana acıyı
Acını anımsatıyor ey güzel
Ve sen ey güzel
Nedir sendeki bu acı çektirmeye
İstek, neden bana bu acıları
Sensizliği yaşatıyorsun
Anlayamıyorum
Belki bir gün gelir
Sen beni, içimden geçenleri
Anlarsın
Ama bil ki o zaman geldiğinde
Benim için
Bizim için
Artık çok geç olmuş olacak
Sana ne diyeyim
İnan ki bilemiyorum
Dilimin ucuna iki kelime
İlişiyor
Seni seviyorum…

Cumartesi, Haziran 09, 2007

Hüzün De Geçermiş...

Ve bugün büyük gün
Aşk denizinde kaybolmuşken
Bir gemi yanaştı salıma doğru
Çekip aldı beni hüzünlerimden
Kalbimde o kıpırtıyı
Duyuverdim yeniden
Yanıp kül olmuştu ya kalbim
Efsanevi Anka misali
Doğdu yeniden küllerinden
Aktığını hissettim kanımın
Uzun bir aradan sonra yeniden,
Bir hayat başlıyor yeniden
Yelkenlerini rüzgârla dolduruyorum
Kalbimi aşkınla dolduruyorum
Yeniden
Emin değilim atan kalbimden
Günler geçiyor ya ardı sıra
Tek şahidim onlar
Gelecekten bihaber iken
Yaşamak lazım
Ve mutluluk böylesine aniden
Ve derinden gelmişken
Buyur etmek lazım
Küllerini doldurdum
Ve gömdüm derinlerine kalbimin
Şimdi tertemiz bir diyar
Bülbül aşkla ötüyor
Kafesinin kapısını açıyorum
Sonuna dek
Kavuşsun diye yâre
Ve ben de gidiyorum bu sefer
Uzun zamandır unuttuğum
Mutluluk selinin
Hafif dalgalarında
Esiyor aşk kokan rüzgâr
Ve temellerini atıyorum
Beyaz mermerden tapınağın
Aşk tapınağımın
Kalbimin orta yerine,
Hazırlanıyorum
Tanrıçamı misafir etmeye,
Gelecek
Zaman artık hızlı aksın
Beklemeye tahammülüm kalmadı
Güzel günler
Beni, bizi bekler…
Bir gün daha doğuyor
Lakin ne kadar yakıcı olursa olsun
İçimdeki hüzün denizini kurutup
Beni boğulmaktan kurtaramaz
Ah aşk! Ne büyük lütuf
Ah aşk! Ne büyük ıstırap
Doğ batıdan ve dene sen de
Bir gün de batıdan doğ
Neden herşey böylesine düzenli
Ve neden aşık olmanın sonunda
İllaki hüzün var
Neden herşeyi önceden bilirsin sen
Ve neden çektiğim acıya rağmen
Dilerim senden o yarin yüzünü
Bir daha görmeyi
Bir bilsem, bir bilsem ey Tanrım
Bir kez daha saç ışınlarını bana doğru
Daha önceki binlerce denemen gibi
Belki bu sefer
Kurur, buhar olur uçar
İçime akıttığım
Gözyaşlarım
Ah aşk! En yaşanılası duygusun
Seni yaşamak çok güzel
Gül de güzel
Ama dikenini de saymak gerek
Sen de güzelsin lakin
Kalbimdeki sonu gelmez
Istırabı da bilmen gerek
Olsun yine de aşk güzel
Hem de çok güzel…
Belki de sonu gelmez bir yanılgının
Son kurbanlarındanım
Aldandığımı bilmek
Sadece acımı arttırır
Bazen bilmemek
En büyük erdem oluveriyor
Dedim ya seni seviyorum diye
Sakın unutma
Bu sözler öyle her kulağa
Yol almaz
Dilimden döküldükten sonra,
Belki anlayamadık birbirimizi,
Ve uykusuz geceler bitmek bilmezken
Çaresizim
Sensizim
Yalnızım
Hem de yapayalnızım...
O kendini biliyor ya
Ben onsuz yapamıyorum
Yaşayamıyorum
Ben var olamıyorum
Hep yarım kalıyorum
Eksik kalıyorum
Görünüyor ya
Öyle de kalacağım...

Küllerini Biriktirdim...

Kalbim olmuş yangın yeri
Öyle bir yangın ki
Yakar kül eder
Ne var ne yok her şeyi
En nihayetinde son buldu
Geriye küller kaldı
Benliğimden, kalbimden geriye
Bir tek küller kaldı
Tek tek topladım her birini
Sana ait olanların,
Biriktirdim,
Bir tek külünü bile
Rüzgâra savurmadım,
Küllerini biriktirdim
Yangınım seninle başladı
Kalbimi yakıp kül etti
Yandığına üzülmezdim ya
İçinde sen olmasaydın…

Gitmekteyim...

Zaman geldi,
Yelkenleri rüzgârla doldurmak
Ve sonsuz maviliklere yol almak,
Belki kaçmak, kurtulmak,
Tabi mümkünse eğer kaçmak,
Fırsat olsaydı da anılardan seçip
Hüzünlerimle bağlayıp
Derin maviliklere yollayabilseydim
Olmadı, olmayacak da
Neyse, zaman geldi artık
Gitmek gerek
Maviliklerin ardından gelen seslere
Kulak vermek gerek
Dalgaların köpüklerinde
Davetkârlık var
Beni çağırıyorlar
Gitmeliyim
Ki şayet gitmekteyim
Elveda aşk, elveda
Senden gitmekteyim
Biliyorum sen kalbimden,
Benliğimden gitmek bilmeyeceksin
Ama ben gitmekteyim
Sensizliğe, huzura, belki yokluğa
Yokluğuna, yalnızlığıma
Doludizgin gitmekteyim,
Elveda…

Çarşamba, Haziran 06, 2007

Aşığım, Seviyorum Delicesine...

Dünya dönmeye devam ederken
Bulutlar seyirlerinde ilerlerken
Kâh yağmur kâh kar yağmasına vesile olurlarken
Dünyada hala aşk diye bir duygu varken
Tozlu kitapların sayfalarında rastlamak
Daha olası olsa da varken
Bir genç yaşarmış
Dünyanın görüp göreceği en güzel şehrinde
İstanbul, evet, nasıl başka bir yer olsun ki
Yedi tepe İstanbul, aşk şehri İstanbul
Her karışında tarih yatan İstanbul
Ne büyük bir mutluluk aldığım nefesin
O havanın onca anının içinde süzülüşünün ardından,
Ciğerlerime ulaşması
Anılarla bezenmiş o güzeller güzeli havayla
Hayat bulmak
İşte bu genç gezedururken tarihin eskittiği sokaklarda
Bir aşk hikâyesine rast gelmiş eski bir kitapçıda
Okur okumaz içinde bir hareketlenmedir başlamış
Bu hareketler ta kalbinin derinlerinden gelir imiş
Bir anda hatıraları canlanmış
Biricik aşkını, unutamadığı aşkını bir kez daha
Binlerce kez yaşadığı gibi
Anımsayıvermiş,
Teknolojinin varlığına şükretmiş
Bir mesaj yollamış
Ümitten eser olmaksızın kalbinde
Çok seviyor ama eski günlere bir türlü kavuşamıyormuş
Aşkını, aşklarını bir kez daha doyasıya yaşamaya
O güzeli bir kez daha buna ikna etmeyi başaramıyormuş
Ama bir dakika sonra telefonu çalmış
Sevinçten havalara uçmuş
Yârin sesini duyma fırsatına nail olmuş aylar sonra
Konuşmuş heyecandan sesi tir tir titrer iken
Görüşmeye karar vermişler
Aklı demiş ki gence; ümitlenme
Lakin bunları der iken aklı
Bir bakmış ki kalbi kanatlanmış
Uçuyor İstanbul semalarında
Haykırıyor seviyorum diye ben onu…

İlahi Aşk Oyunu

Günlerden bir gün
Bir çocuk yaşarmış
Aşkmış, sevdaymış hiç tatmamış
Oyun zannedermiş tüm bunları
Sonraysa o kızı görmüş
Kalbi yerinden çıkacak gibi olmuş
Deyimi yerindeyse
Kalbi boynunda atar olmuş
Gözleri o kızdan başkasını görmez olmuş
Gününde ve gecesinde artık o varmış
Mutluluk sarıp sarmalamış çocuğu
Sabırlıymış olmasına ama aylar geçmiş
Yıllar birbiri ardına sıralanmış
İlahi adalet varlığı bir kez daha ispat etmiş
O çocuğu dünya üzerindeki en mutlu insan kılmış
O gün bu gündür bu çocuğun hikâyesi
Farklı isimlerle anlatıladurmuş
Ama kim bile ki bu çocuk ve o kız
İlahi bir oyunun iki değişmez başrolü olduklarını
Evet, tam üstüne bastınız,
Bu bir oyun başta yalanlamama rağmen
Ama her an isimleri değişir bu âşıkların
Herkes kalbindeki bilir anlatır
Ben şimdi başroldeyim
Mutluluktan sarhoşum
Hiç bitmesin bu oyun
Ben bir ömür oynamaya razıyım…

Ve Küllerinden Doğar Aşk

Ve zaman çarkında dönmeye devam eder,
Küllerinden bir aşk doğar.
Kalbim bir deli misali hızla atar,
Mutluluk sarar dört bir yanımı.
Ah aşk ne de güzelsin!
Seni yaşamak bir gülü sevmek
Bülbül iken,
Seviyorum ben bir gülü
Ki o gül al mı al
Damarlarımda gürül gürül akan
Aşkla dalgalanan kanım misali.
Gül olur da dikeni olmaz mı?
Var tabi o da var!
Dikenini tutar idim
Aylar yıllara bağlandı
Ben o dikenden ayrılamadım
Parmaklarımdan çağladı
Kanım, aşkımla doluydu,
Ama elimi dikeninden dahi
Ayıramadım,
Kanım al güle daha da
Güzel olsun diye
Canımdan can sundu
Aşkımı, canımla sundu!
Ve vakit artık dolmak üzere,
Bülbülün gülün aşkıyla dolup taşma
Aşktan geçip ab-ı hayatı içme vakti geldi.
Sevda çiçeğinin bülbülün kalbinde,
Kalbimde yeniden açma vakti geldi.
Aşk kalbimde yeniden bir filiz verdi.
Çiçeğinin açışını bekliyorum,
Az, çok az kaldı,
Filizi bile kızıl iken,
Kendi kim bilir nasıldır?
Ah sevmek yürek ister,
Sabır ister, ben de hepsi var da,
Hasret bir türlü bitmek bilmedi,
Şimdi o da bitmek üzere,
Sevmek tanrısal bir tat,
Sonsuzluk aynasından yansıyışımıza
İthafen bizde var olmuş tanrısallığın
Doruk noktası adeta!
Uçuyorum şimdi bir bülbül misali
Ayaklarım yere basarken.
Yazın kavurucu sıcağında üşüyorum,
Hatta titriyorum aklıma düştükçe,
Ki çıkmak bilmiyor aklımdan o yar,
Ah aşk elini çekme kalbimden,
Sevgim bir ömür sürsün,
Ömrüm sevgimi doyasıya
Yaşayacağım denli uzun olsun,
Ve o hep başucumda olsun,
O billur dudaklarından uzak olmayayım,
O biliyor ya kendini
Onu çok seviyorum…

Dünde Bıraktıklarım

Nexus

İstanbul, Türkiye
Söyleceklerim olmaya devam ettikçe burada olacağım.